Nadir Hastalıkların Tanımı ve Önemi
Toplumda belirli bir sıklığın altında görülen
hastalıklara ‘nadir görülen hastalıklar’ denilmektedir. Nadir
hastalıklar, Avrupa ve diğer gelişmiş ülkelerdeki tanımıyla; 2000’de 1 ya da
daha az sıklıkta görülen, çoğu ilerleyici, metabolik, kronik ve bazıları
ölümcül olabilen hastalıklardır.
Bugün çoğu genetik olmak üzere yaklaşık 8.000 türde
nadir görülen hastalık tanımlanmış olup, birçok ülkede bu hastalıkların takibi
için belirli merkezler oluşturulmuştur. Nadir hastalıkların büyük çoğunluğu
genetik nedenlere bağlı gelişmekle birlikte %20 kadarı da genetik dışı
nedenlerle ilişkilidir. Bazı nadir hastalıklar özellikle bazı bölgelerde veya
bazı etnik gruplarda daha yaygın görülebilmektedir.[1]
Güncel veriler ışığında;
·
Hastaların yaklaşık
%50’sini çocuklar oluşturmaktadır.
·
Nadir hastalığa sahip
çocukların %30’u 5 yaşını görememektedir. Bu durumun en temel sebebi; nadir
hastalıkların %95’inin tedavisinin olmamasıdır.
·
Nadir hastalıklar
Türkiye’de her 16 kişiden 1’inde görülürken; Türkiye’de 5 milyon, dünyada
yaklaşık 350 milyon kişi nadir bir hastalığa sahiptir.
·
Her bir hastalığın kendine
ait bir özelliği vardır. Bu özelliği dolayısıyla özel bakım ve tedavi
yöntemlerine, ilaçlara, sarf malzemelere, özel besinlere ve tıbbi cihazlara
gereksinim duyulmaktadır.
·
Hastalıklar nadir olsa da
ortaya çıkan sonuçlar hem hasta olan birey, hem ailesi, hem de toplum açısından
çok ağır olmaktadır.[2]
Hekimler
nadir hastalıklarla çok sık karşılaşmamaktadır.
Hasta ve hasta yakınlarında da bu hastalıklarla ilgili genele yaygın bir
‘farkındalık’ olmadığından, bu hastaların doğru zamanda doğru tanıyı alması ve
doğru şekilde tedavi olması oldukça zorlaşmaktadır. Bununla birlikte son
yıllarda bütün dünyada nadir hastalıkları daha iyi anlamak, tanı ve takibini
daha iyi yapmak için büyük araştırmalar yapılmakta ve her geçen gün nadir
hastalıkların tedavisi için yeni ilaçlar piyasaya çıkmaktadır. 2013 yılı itibariyle
ABD’de 200’den fazla nadir hastalık için yaklaşık 400 ve Avrupa’da da 45
hastalık için yaklaşık 70 ilaç onay almıştır.[3]
Dünya Nadir Hastalıklar Günü ve Toplumsal Farkındalık Çalışmaları
Nadir hastalıklar, küresel bir sağlık sorunudur. Nadir
hastalıkları olan kişilere destek olmak ve nadir hastalıkların teşhisini,
tedavisini ve desteklenmesini iyileştirmek, hepimizin sorumluluğudur. Tek
başına her bir nadir hastalığın etkilenen insan sayısı düşük olabilir, ancak
toplumun genelinde nadir hastalıkların etkilediği insan sayısı oldukça
büyüktür. Nadir hastalıklar, genellikle tedavi ve tanıda zorluklarla
karşılaşırken, hastalar ve aileleri de sıklıkla izole olma, duygusal stres ve
maddi zorluklarla mücadele etmek zorunda kalır.
Ülkemizde de rastlanan nadir hastalıklardan biri Serebrotendinöz
Ksantamatozis hastalığıdır. Bu hastalık inatçı diyare, juvenil bilateral
katarakt, tendon ksantanomları ve nörolojik anormallikleri ile ortaya
çıkmaktadır. İlk başvuru yaşı 9-19 iken tanı alma yaşı ortalama 35.5’tir. Bu
hastalığın daha erken tanı alıp tedaviye erişmeleri için farklı branşlardan
hekimlerin bir araya gelip bilimsel veriler ışığında hastalığı değerlendirmesi
ve tedaviyi yönetmesi gerekmektedir.[4]
Diğer bir nadir hastalık da kronik granülamatöz hastalığıdır ve
kalıtsal olarak geçiş gösteren primer bağışıklık sistemi yetmezliğidir. Bu
hastalığı olanlar bazı bakteri ve mantarlara karşı bağışıklık sistemi iyi yanıt
veremez. Enfeksiyonun olduğu yerlerde bağışıklık sistemi elemanlarının
birikimine bağlı “granülomlar” oluşur. Normal kişilerde çok hafif bulgular
yapan mikroplar bu hastalarda ağır, yaşamı tehdit edecek boyutta enfeksiyona
neden olurlar. Beyaz kan hücrelerinin önemli kısmını oluşturan ve mikroplar ile
savaşan nötrofillerin hidrojen peroksid üretme kapasitesinde yetersizlik
vardır. Dolayısıyla hücre içerisine alınan mikroplar etkisiz hale getirilemez.
Sonuç olarak ciltte, iç organlarda karaciğer, akciğer, beyin ve kemik dokusu
gibi organlarda apseler oluşmaya başlar.[5]
Toplumsal Farkındalığın Önemi
Bu hastalılardaki en önemli erken tanı unsurlarından
birisi hastanın yakın çevresinin mevcut hastalıkla ilgili bulguları fark edip
bir sağlık kuruluşuna başvurulmasıdır. ‘Toplumsal farkındalık’ nadir
hastalıkların erken tanınarak uygun takip ve tedavisinin yapılabilmeleri
konusunda çok büyük bir öneme sahiptir. Ayrıca;
Destek ve Dayanışma: Nadir hastalıklarla yaşayan insanlar,
sıklıkla benzer deneyimleri paylaşan diğer bireylerle bağlantı kurma ihtiyacı
hissederler. Toplumsal farkındalık, hastaların ve ailelerin destek gruplarına,
kaynaklara ve diğer kaynaklara erişimini kolaylaştırabilir.
Araştırma ve Geliştirme: Toplumsal farkındalık arttıkça, nadir
hastalıklar üzerine yapılan araştırmalar ve gelişmeler de artabilir. Bu, yeni
tedavi yöntemlerinin ve ilaçların keşfedilmesi ve geliştirilmesi için önemli
bir adım olabilir.
Toplumsal Kabul ve Desteğin Artması: Nadir
hastalıklarla yaşayan bireyler sıklıkla anlayış ve destek eksikliğiyle
karşılaşır. Toplumsal farkındalığın artması, bu bireylere daha fazla destek ve
anlayış sağlayabilir ve toplumun onları daha iyi kabul etmesini sağlayabilir.
Bu sebeple her yıl Şubat’ın son gününde kutlanan Dünya Nadir
Hastalıklar Günü, milyonlarca insanı etkileyen nadir durumların farkındalığını
artırmayı amaçlamaktadır. Bu özel gün, nadir hastalıkların teşhisini,
tedavisini ve desteklenmesini iyileştirmek için küresel çabaları teşvik etmek
için de bir fırsattır.
[1]
https://www.nadirhastaliklaragi.org.tr/nadir-hastalik-nedir
[2]
https://www.nadirhastaliklaragi.org.tr/nadir-hastalik-nedir
[3]
İbrahim Gülhan, Nadir Hastalıklar ve Avrupa Birliği ve Sağlık Politikasında
Derinleşme: Avrupa Referans Ağları, Çalışma ve Toplum, 2018/3
[4]
https://jag.journalagent.com/vmj/pdfs/VTD-18863-CASE_REPORT-KAMASAK.pdf